Kurucu / Müdür Yardımcısı

Esra KAPLAN


BİYOGRAFİ

Lise öğrenimimi İzmir Atatürk Lisesi (İAL)’de tamamladıktan sonra İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümünden 2008 yılında mezun oldum.

Üniversite yaşamım boyunca okul derslerinin yanı sıra çok yönlü hayata dahil olmayı kendime ilke edinerek sosyal sorumluluk projelerinde yer aldım. AÇEV’de gönüllü olarak stajımı yapıp öğretmenlik deneyimi kazanmaya başladım. Diğer taraftan farklı kültürleri tanımanın insan hayatına katacağı vizyonu önemsediğimden 3 aylık bir süre ile Amerika Florida ve New York’da çeşitli iş deneyimlerinde bulundum.2005 yılında İzmir’de düzenlenen uluslararası Üniversite Olimpiyatları olan Universiade’da çevirmenlik yaptım. Üniveristeden mezun olduğum yıldan bu yana 15 yıl boyunca aktif olarak okul öncesi öğretmeni olarak çeşitli okullarda görev yaptım. Öğretmenlerin, özellikle okul öncesi öğretmenlerinin çocukların konfor alanlarından ilk kez çıkıp güven duydukları, bağlandıkları ikinci yuvalarının başrolü olduğunu düşünerek öncelikle onlar için yeterli, donanımlı ve doğru model olmayı her zaman önemsedim. Bu misyon ve küçük yaşlardan beri sanata olan ilgim birleşerek profesyonel olarak halk dansları ile başlayan dans serüvenim lisanslı Zumba Eğitmeni olarak devam etti. Sanatın iyileştirici gücüne olan sonsuz inancım resim yeteneğimi de profesyonel destek alarak karakalem ve yağlı boya çalışmalar ile hayata geçirdi. Öğretmenlik yaşantımda öğrencilerime bu yönde katkı sağlamak benim için çok özel oldu. Öğrenmenin zamansız ve tükenmez bir vaha olduğu düşüncesi ile son birkaç yıldır aldığım eğitimlerle orta derecede piyano çalarak müziğin de çocukların yaşamlarında yer edinmesi için model olmaya çalıştım. Aydınlanma çağı filozofu Jhon Locke’un’İnsan zihni boş bir levhadır ve hiçbir insanın bilgisi, edindiği tecrübenin ötesine geçemez!’sözünün öğrenim hayatımda bıraktığı izle çocukların yaparak-yaşayarak öğrenmesinin kalıcı bilgiye sahip olabilmek için olmazsa olmazı olduğuna inandım. Bazen minik bir ağaç dalını, bazen içinde zıpladıkları çamurlu suyu, bazense üstüne bastıkları bir çakıl taşını hayatlarında bir öğrenme aracı olarak kullanıp yaratıcılıklarının sınırlarının ancak gökyüzü kadar uzak olduğunu düşünmelerine fırsat tanıdım.

Şimdi ise tüm tecrübelerimi, bilimin ışığını el feneri olarak kullanıp; soran, sorgulayan, sanatla yoğrulup doğayla iyileşen, sosyal bir varlık olduğunu hep hatırlayarak insan ilişkileri geliştirebilen, tüm özgüveniyle ‘ben de burdayım!’ diyebilen ve ihtiyaçlarını kendi karşılayabilen, farklı dil ve kültürlere açık bir vizyon geliştirebilen çocuklar yetiştirebilmek için Kidsdorf’da heyecanla ve mutlulukla aktarmaktayım.